Müslümanlar ve  Rumlar  arasında yapılan en önemli savaşlardan biridir.Bu savaşta düşman ordularını sayısı iki yüz kırk bin, buna karşılık  Müslümanların sayısı sadece kırk bin kadardır.Adet olduğu üzere karşı tarafa önce Müslüman olmaları için haber gönderilir,daha sonrada  belli şartlar ileri sürülerek barış teklif edilir kabul edilmez ise savaş yapılmasına karar verilmek üzere hazırlıklar tamamlanır.Hz. Ebubekir-in emri üzerine baş komutan olarak  Halid  bin  velid tayin olunmuştur.Halid bin velid  ileri çıkar, onların önde bulunan komutanlarına kılıcını çekerek başlama işaretini verir.Aralarında gaçen konuşmalardan sonra savaş başlar.Savaş son şiddeti ile devam eder.Bu arada ; Çok yiğit ve kahraman biri var.Savaşmakta da gerçekten usta birisi, Malik bin Eşter.Buyük kahramanlık mücadelesi verir.Halid bin velid de öyle.Onu bir ismi zaten Seyfullah tır, yani ona Allah’ın kılıcı derler.Kafirler üzerine çekilmiş Allah’ın kılıcı derler ona.Gerçekten o kılınç’ın hakkını veren birisidir.Malik bin Eşterle birlikte çok büyük kahramanlıklar gösterirler.Büyük bir mücadele sonucu düşmanlar bozguna uğratılır ve geri çekilmek zorunda kalırlar.( Not olarak belirtelim ukuyucuların aklına takıla bilir.Burada ki Malik bin Eşter’in bizim maraşta ki halkın”malikejder diye bildikleri zat omudur başkasımıdır tam olarak açık bir bilgi yok. Olma ihtimalide uzak değil.) Bunu da kısa bir bilgi olarak  verelim. Savaş sonunda Sahabilerden Huzeyfe ( ra)  şöyle bir anısını anlatır.Svaş sona ermiş, Müslümanlardan üç bin kişi şehit, karşı taraftan ise yüz bin kişi öldürülmüştür.Savaş meydanını gezen Huzeyfe isimli sahabe; yaralılar arasından su su diye inleyenleri duyar. Sesin geldiği tarafa tam yaklaşınca, başka taraftan başka bir ses yine su su diye inlemeye başlar. Önceki yanına vardığı yaralı işaret ederek o’na götür der.Tam onun yanına varınca başka bir yerden yine su diye birinin sesi duyulur. O’da işaret ederek diğer kardeşine götürmesini işaret eder. Hemen onun yanına varır ki şehit olmuş. Öbürüne koşar o da şehit olmuş. Üçünü de koşarak dolaşır , fakat şehit olduklarını görür.Sonun da şunu anlar ki; Ölüm anında dahi hakiki bir Müslüman yine kardeşini düşünüp, o’na ikram edilmesini istiyor.Bu hakiki kardeşlik başka bir Dinde olması mümkün mü ? Sadece bu İslam’ın verdiği gerçek kardeşlik duygusudur,burada Allah rızasından başka hiçbir şey gözetilmemktedir. O mübarek sahabeler öyle bir kardeşlikle yoğrulmuşlardır.Çünkü baş Muallimleri ; Hz. Muhammet ( sav) dir. O’nun öğreticisi de Yüce Yaratıcıdır. Öyle diyor o mübarek sahabi; “Yemin olsun ki kırbamda ki su elimde kaldı hiç birine veremedim”. Neden bir birlerine ikram etmek ve kendi nefsini kardeşinin nefsine tercih ettiklerinden dolayı bu ibretlik tablo yaşanmıştır. Rabbim manevi yardım ve şefaatlarından bizleri de nasiplendirsin. Halık-ı Rahim ve her şeye Kadir olan Allah’a  emanet olun.