Tövbe, işlenen bir günahtan ve yapılan bir hatadan dolayı pişman olup, bir daha yapmamaya söz vermektir. Tövbe, pişmanlıktır. Peygamberimiz; “ Pişmanlık tövbedir” buyurmuştur. Tövbe, geri dönmektir. Tövbe,günahı terk etmek ve bir daha yapmamaya azmetmektir. Kur’an-ı kerimin 9.cu süresinin adı da tövbe suresidir. Günahın akabinde tövbe etmek vaciptir. Ayet-i kerimelerde ; “Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!”[1] “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin.”[2] Tevbe-i nasûh ;Her türlü şâibeden uzak olarak Allah’a iştenlikle tövbe etmektir. Tövbe, tevbe nasûh ile yapılmalıdır. Nasûh kelimesi, “hâlis, katışıksız” mânası taşıdığı gibi “düzeltici, onarıcı” anlamına da gelir. nush kelimesi de bu mânalarla bağlantılı olarak “öğüt vermek, nasihat etmek” demektir. “ Muhakkak Allah, çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.”[3] Buyurmaktadır. Peygamber efendimizde, (hutbede de sık sık okunan) “Günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.” Buyurmuştur. Şartları yerine getirilen tövbenin kabul edileceği Şartları yerine getirilen (sahîh) tövbenin, kabul olmayacağını zanneden , güneşin doğduğu halde ortalığı aydınlatmayacağını,elbisenin sabun ile yıkandığı halde kir kalacağını sanan kimsedir. Dili ile tövbe ettim deyip, tövbenin şartlarını yerine getirmeyenlerin tövbesi, Bir çamaşırcının, “ Ben çamaşırı yıkadım deyip, gerekli temizlik maddesini kullanmadan, “temizlik yaptım” demesi gibidir. Ayet-i kerimelerde; “O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.”[4] “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, hakkıyla bilendir.”[5] Hak dine inananlar bilerek ve isteyerek günah işlemiş olurlarsa bunların tövbesi de yaptıklarından pişmanlık duymaları, samimi olarak Allah’a yönelip bir daha günah işlememek üzere söz vermeleriyle gerçekleşir. Âyette geçen “bilmeden” ifadesi, “yapılanın kötülük veya günah olduğunu bilmeden” mânasında olmayıp, “bildiği halde iradesine hâkim olamayan, bilgisini uygulamayan, nefsine uyup kötülük yapan” mânasında kullanılmıştır. İnsanlar yaşadıkları müddetçe tövbe kapısı açıktır. Ne zaman akılları başlarına gelir ve tövbe ederlerse Allah’ın, vaadinin gereği olarak bu tövbeyi kabul buyurması ve günahkâr kullarını affetmesi umulur, lütfünden beklenir. Ayet-i Kerimede; “ O günahları bağışlayan, tövbesini kabul edendir.”[6] Buyurmaktadır. Hadis-i şeriflerde ise ; “Göklere kadar yükselen günahı işleseniz de,sonra pişman olsanız,Allahü teâla tövbelerinizi kabul eder.” “Günahın keffâreti, pişmanlıktır.” “ Suyun kiri giderdiği gibi, sevaplarda günahları giderir.” Günahların karşılığında iyilik yapılmalıdır. “ Şüphesiz iyilikler, kötülükleri yok eder.” “ Günahlardan öyleleri vardır ki, onları ancak geçim hususunda çekilen sıkıntılar yok eder.” Hz. Aişe’den rivayet edilen bir hadise göre ; “ Kulun günahı çoğalırda onu yok edecek ameli bulunmazsa, Allahü teleala ona sıkıntılar verir.” Günah işleyene düşen vazife ise, İşlediği günaha pişman olup bir daha işlememeye tövbe etmek İşlenen günahı yok edecek bir iyilikte bulunmak [1] Nûr,31 [2] Tahrim,8 [3] Bakara,222 [4] Şurâ,25 [5] Nisâ,17 [6] Mü’min,3