Daha önceki yazımda sürekli iyiliğin neden iyilik olmadığını açıklamıştım. Şimdi de yaşanan olaylar ışığında bu iyiliklerin neden yanlış olduğunu bir kez daha açıklamaya çalışacağım. Anlatacağım olay yaşanmış bir olaydır ve yaşayanlardan aktarıyorum. ABD’li bir aile savaş ve açlıkla mücadele eden Haiti ülkesine giderek kendilerine bir evlatlık çocuk almak istiyorlar. Evlatlık alma olayı bizde pek yaygın olmasa da, batılı aileler yardıma muhtaç çocukları evlatlık alarak onlara iyilik etmeye çalışıyorlar. Bunlardan biri de bizim hikâyemizin kahramanı olan aile. Bu aile yanlarına 20 bin doların üzerinde para alarak Haiti’ye gidiyor. Orada bir çocuğu evlatlık almanın maliyeti 20 bin dolar. Ancak iyi kalpli ailemiz evlatlık alacakları yetimhaneden çocukların neden yetim hanede olduklarına dair bilgiler alıyorlar ve bu bilgi karşısında şok oluyorlar. Yetkililer yetim hanede kalan çocukların %80 inden fazlasının aslında ailesinin olduğunu fakat fakirlik ve yokluk nedeniyle çocuklarını yetim haneye bırakmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Bu aile işin özünü öğrendikten sonra yetim haneye çocuk bırakan aileler ile de konuşmak istiyorlar. Daha sonra asıl yardımın ailelere yardım etmek olduğu konusunda hem fikir oluyorlar. Çünkü çocukların aileleriyle konuştuktan sonra ailelerin çoğunun yeterli para olmadığı için çocuklarını yetim haneye bırakmak zorunda kaldıklarını öğreniyorlar. Amaç gerçekten yardım etmek olunca sorun da çare de üretiliyor. Bu aile, onların iyi bir işi olursa çocuğunu yetim haneden alacağını belirtmesi üzerine planlarını değiştiriyorlar. Yaptıkları hesap ile eğer bir çocuğu alıp götürseler o çocuk aileden ve ülkesinden ayrı yabancı bir ortamda ve ülkede yaşayacak ancak mutlu olamayacak. Amaç çocuğun mutlu olması ise en doğru karar çocuğun ailesi ve evinde yetişmesi olacak anlayışı ile hareket ediyorlar. Bir çocuğu kurtarmaktansa aynı para ile onlarca çocuğu kurtarmak daha doğru diyerek hareket ediyorlar. Böylece bu güzel ve iyi kalpli aile yardım planını değiştiriyor. Çocuğuna bakamayan birkaç aile bulup onlarla birlikte (bir çocuk almak için getirdikleri 20 bin dolar ile) iş kuruyorlar. Bu işte yetim haneye çocuk bırakan aileler çalışıyor. Bu kişiler açılan iş yerinde takı ve diğer süs eşyası üretimi yapıyorlar. Yaptıkları işte ilk yıl 800 dolar kazansalar da daha sonraki yılda kendilerini geliştiriyorlar ve 80 bin dolar gibi yüksek bir rakam kazanarak işlerini büyütüyorlar. Böylece bir çocuk için girilen işte beş on aile kurtuluyor. Daha sonraki yıllarda iş genişliyor ve şu anda 200 kişi istihdam ediliyor. Böylece onlarca çocuk kurtulmuş oluyor. İşte yaşanan gerçek olaylar ışığında iyilik ve sonuçları. Artık iyiliğin yönü değiştirilmeli ve insanlar asalaklaştırılmamalı. İnsanlar üretken yapılmalı ve üreten insan çalışır, çalışan insan topluma ve dünyaya faydalı bir kişi olur. Sadece yardım alan ve çalışmayan boş insan her daim tehlikedir ve patlamaya hazır bir bombadır. Buradan kimseye karşılıksız yardım etmeyelim anlaşılmamalıdır. Kimlere karşılıksız yardım sorusuna gelince onun da cevabı var. Sel, deprem, savaş gibi afetlere maruz kalan kişi ya a toplumlara bu yardımlar yapılmalıdır. Karşılıksız yardımı ve anlık ihtiyaç karşılamayı bu tür kişilere yapılmalıyız ve onları o durumdan kurtarmalıyız. Onun dışında özellikle de Afrika ve Asya ülkelerinde fakirlere yapılan gıda ve giyim gibi sürekli iyilikler onları asalak tembel ve yardıma muhtaç insanlar yapacaktır. Bu durum ise gelecekte çok olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Yaşanılır bir dünya için yaşasın iyilik ve iyi insanlar.