Ey nefsim! Hayat verildiği gibi alınır dabir gün. Her gün bir parçası gittiği gibi, kalanı da gider bir gün. Bitmesinihiç istemediğin şeyler de biter bir gün. Ancak önemli olan, sen ne haldesin ogün. Sen ona bak asıl. Belki bu yaşadığın son fasıl.(Selim Gündüzalp)

 

Yahya Kemal Beyatlı “Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakitçok geç;  Bu son fasıldır ey ömrüm nasılgeçersen geç! Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile” diye  başlayan şiirinin sonunda: “Ya şevk içindeharab ol, ya aşk içinde gönül!  Ya laleaçmalıdır göğsümüzde yahud gül!”

Böyle iki güzel tespit ile başladım yazıma. İnsan birdostunu kaybettiğinde böyle efkarlanıyor işte…

Hafta sonu çocuklar arkadaşım Ahmet Kanara kardeşimizinbabası Salih amcayı toprağı verdik. Allah rahmeti Rahmana ulaştırsın inşallah!Bir tek erkek evladı, kendi elleriyle biricik babasını toprağa koyuverdi. Erkekevlat için babayı terk etmek zor! Zor ama kaçınılmaz…

Aslında insanlar ölümden hep korkmuş, bu nedenle deölümsüzlüğü aramışlardır. Hatta bulunduğu da hikayeleştirilir.

Neyse biz saadete geçelim.  Konumuz haşir. Bizde bu konuda yazılmışBediüzzüman’ın haşir risalesini çok kısa sizinle paylaşalım istedim.

 

HAK’KI TANIMAK GEREK

Bu risale on iki suret, dört işaret ve on iki hakikattenmeydana gelmektedir. Hz. Muhammed’in (sav) peygamberliği, insanın önemi vedeğeri, öldükten sonra cismanî ve ruhanî olarak dirilişin delilleri olan temeldüşünceleri mukayese edilmektedir. Peki başlayalım.

Birinci İşaret: Felsefe Şakirtlerinin, küfür milletininve nefs-i emarenin en müthiş dalaleti, CenabıHakkı tanımamaktır. Bir harfikâtibsiz, bir kanunu hâkimsiz kabul etmeyen akıl, nasıl olur da her kelimesindebir kitap, her harfinde bir kaside yazılı olan harika bir kitabı, kâtibsizkabul edebilir? Öyle ise bumuhteşem âlem kitabının sahipsiz olması imkânsızdır. Çünkü bu âlemkitabının bir sayfası olan yeryüzünde milyonlarca kitap olan varlıklaryazılmıştır. Birer kelime olan ağaçlar, birer harf olan meyveler ve birer noktaolan çekirdeklere bakıldığında binlerce kitapların yazılı olduğu görülecektir. Öyle ise bu âlem, celal ve cemal, kudret vehikmet sahibi yüce Allah tarafından yaratılan bir eser olduğuna iman etmelidir.Akıldan istifa etmemiş olan herkes bunu kabul eder.

Bir hanenin ustasını kabul eden akıl, harika sanatlar,nakışlar ve süslemeleri olan bir sarayın mimarını elbette kabul edecektir. Öyle ise âlem sarayının da yaratıcısı olanAllah’a iman edilmelidir.

Parlak şeylerde yansıyan güneş, gökteki güneşi gösterdiğigibi hikmetle değişen ve tazelenen muntazam kâinat da yüce yaratıcıyıgöstermektedir. Aksi halde her bir atomda yaratıcının bütün özelliklerini kabuletmek gerekmektedir. Kısacası her şeyde yüce Allah’ın varlığının delilleriaçıkça görülmektedir.

 

İKİNCİ İŞARET

İkinci İşaret: Ulûhiyet ve kâinatın müzeyyen halipeygamber göndermeyi gerektirir. Ulûhiyet, peygamber göndermeyi ister. Çünkü: Kusursuzbir cemal kendini göstermek ister. Mükemmel bir sanat, dikkatleri üzerineçektirecek bir dellal ister.

Âlemlerin rabbi olan yüce Allah’ın saltanatı ilan edicihem bir kul hem de peygamber bir zatı ister.

Her türlü ayıp, kusur, eksiklik ve çirkinlikten münezzeholan ilahi zat, cemalinin güzelliğini ve güzelliğinin inceliklerini aynalardagörmek ister.

Acip ve değerli şeylerle dolu hazinesini halka gösterenbir zat, o hazine için sarraf bir tarif edici ve teşhir edici birini ister.Gizli kemalatını bildirmek ister.

Yüce Allah’ın isimlerinin kemalatını ifade eden mükemmelsanatlarla alemi doldurması bir muallim zatı ister… Velhasıl Âlemdekivarlıkların son derece güzel, sanatlı ve süslü olması dengi olmayan cemalsahibi bir Cemil zatı göstermektedir. Cemil olan ise kendini görmek istediğigibi başkalarının nazarıyla da bakmak ve görünmek ister. Hüsün ve cemal görmekve görünmek ister. Daimi bir hüsün ve cemal ise müştak, mütehayyir ve istihsan edicilerin devamını gerektirir….” Yanibu dünyaya gelişimizde, dönüşte, hesapta, boşa değildir! Cennet ve cehennemdeboşa yaratılmamıştır. Zalimler için yaşasın cehennem! Müminler için var olsancennet…

Uzatmadan, ölmeden hepimiz kendimizi hesaba çekmeliyiz.Ey nefsim duydun mu? Hadi kalın sağlıcakla.