Kurtuluşumuzu Kutladık Ama

Abone Ol
12 ŞUBAT DESTANI İZLEYİCİYLE BULUŞTU Onikişubat Belediyesi’nin katkılarıyla çekimleri tamamlanan “İstiklalden İstikbale Kahramanmaraş 12 Şubat Destanı” kısa filmi, Kahramanmaraş’ta düzenlenen özel gösterimle izleyiciyle buluştu. Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen galaya vatandaşların ilgisi büyük olurken, duygusal anlar yaşandı. Kadın Platformu üyesi kadınlar, Kurtuluş haftası etkinlikleri kapsamında Demokrasi Meydanı’nda yerlerini alarak el emeklerini sergilediler.İlginin yoğun olduğu etkinliğe Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan’ın Eşi Dr. Ruhan Özkan beraberinde Cumhuriyet Başsavcısı İlker Yazıcı’nın eşi Ebru Yazıcı, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Timuçin Alper’in eşi Gökşen Alper, İl Emniyet Müdürü Doğan İnci’nin eşi Naile İnci ile tek tek stantları gezdiler. Bu arada devlet yetkilileri bayramımızı kutlamayı unutmadılar. Cumhurbaşkanımaz mesajında; “ İstiklal mücadelesi vatanı canlarından üstün tutan, kahramanlıklarıyla tarihe mal olan tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin emsalsiz fedakârlıkları, aziz milletimizin bağımsızlığına ve özgürlüğüne sahip çıkma kararlılığı sayesinde zaferle neticelenmiştir. Bu inançla istiklal savaşımızın bütün kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyorum”denildi.   TARİHÇİ DEDİĞİN MUSTAFA ARMAĞAN Tarilçi Mustafa Armağan İLİMİZLE ilgili harika bir yazı kaleme aldı: “Ateşi Kanla, Kurşunu Etle, Kılıcı Kemikle Durduran Şehir “Kahraman Maraş” başlığı ile kaleme aldığı yazısında şunları yazdı; “ Ne zaman Maraş’a gitsem, orada hâlâ yaşamakta inatla direnen ve asla pes etmeyen bir heyecan, bir hamiyetperver yaklaşım, hatta zekâya endeksli bir hassasiyetin halk içerisinde tüttüğünü görürüm Bir zamanlar esnaf loncalarının idaresinde neredeyse bağımsız bir örgütlenme manzarası gösteren Çarşı’sında geziniyordum. Bir sandıkçı gördüm. Oymalı ahşap ceviz sandıklar satıyordu. Güzel olmasına güzeldi bu el ürünleri ama gayet sağlamdı, usta işiydi ve en önemlisi de her biri yapanın zekâ pırıltısını taşıyordu. Sultan II. Abdülhamid Han’ın marangozluk dehasından izler görüyordum onda. Açılması için baltayla kırmaktan başka çare olmayan bu gizemli sandıkları değme çelik kasalara meydan okutacak hâle getirmişti Maraşlı ustalar. Bir defasında da kalaycı ile karşılaştım. Pek gençti ama işini ibadet edercesine aşkla, adeta büyüleyici bir ritmle yapıyordu. Elindeki çaydanlığı harlı ateşte ısıtıyor, sonra üflüyor, yeniden ısıtıyor, arada elindeki çekiçle bir yerlerine vuruyordu. Sonra kirli bir suya batırdı onu, yükselen kalay kokuları arasında eline alıp çaydanlığı bir baba şefkatiyle bezle sildi ve yerine koyup yenisiyle işine devam etti. Uzun uzun baktım: bir dervişin kalbi atıyordu dükkânda. Çarşıdaki bu karanlık dükkânda ne kadar uzun bir süre geçirdiğimi çok sonraları fark ettim. Kendimi öylesine kaptırmıştım ki, sırlarla dolu bu büyüklü küçüklü sandıkların veya kalaycının cazibesiyle,zadeta zamanın dışına taşmıştım. Kim bilir belki orada bir süre daha dolaşsam her dükkândan Evliya Çelebi’ye nazire yapacak kucak dolusu zengin malzemeyle dönebilirdim. Bu arada  Derin Tarih Şubat Sayısında Maraş Milli Mücadelesinin yer alacağını da yazmış. Ona da derin teşekkürlerimi iletiyorum. Kalın sağlıcakla.