Göçebe bir hayat süren Türkler, İslam öncesi dönemlerinde büyük ölçüde yazılı eserler verememişlerdir. Daha çok sözlü edebiyat süregelmiştir. O dönemden kalan sözlü ürünler de pek fazla değildir. İlk yazılı eser “Orhun Abideleri”dir. Zamanla değişik kültürlerle tanışılmış ve böylece çeşitlilik arz ederek zenginleşip, gelişmiştir Türk edebiyatı.
Türk edebiyatı tarihi üç ana gruba ayrılır:
a)- İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı
b)- İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı
c)- Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı: Tarihin karanlık devirlerinden İslamiyet’in kabul edildiği VIII. ve X. yüzyıla kadar sürer.
Kendi içinde ikiye ayrılır: Sözlü ve Yazılı Edebiyat.
Sözlü Edebiyat: Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır.
Özellikleri:
Ozan, Baksı, Kam denen kişilerce müzik eşliğinde Kopuz denilen saz ile şiir söylerler.
Bu dönemin asıl ürününü Doğal Destanlar oluşturur.
Hece ölçüsü kullanılır: 7’li, 8’li ve 11’li olanlar tercih edilir.
Nazım birimi dörtlüktür.
Sığır (Av törenleri), Şölen (Dini ayinler) ve Yuğ (Ölüm törenleri) vardır.
Saf bir Türkçe kullanılır.
Yarım uyak ve redif kullanılır.
Aşk, Kahramanlık, Yiğitlik, Tabiat, Doğa ve Ölüm konuları işlenir.
Ürünleri:
Koşuk: “Sığır” adı verilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir.
Dörtlüklerle söylenir.
Düz kafiye kullanılır (aaab, cccb,dddb…).
Hece ölçüsü kullanılır.
Doğa, Tabiat, Aşk, Kahramanlık, Hasret ve Savaş konuları işlenir.
Halk edebiyatında karşılığı “KOŞMA”dır. Divan edebiyatındaki karşılığı ise “GAZEL”dir.
Kanı akıp boşandı
Derisi baştan deşildi
Ölülerle bir oldu
Doğan güneş batıyor
Sav: Dönemin özlü sözleridir.
Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.
Arpasız at koşamaz.
Eski mezarlıkta ev olmaz.
Sagu: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin iyiliklerini ve onlara duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.
Kafiye düzeni koşuktaki gibidir.
Halk edebiyatındaki karşılığı “AĞIT”; Divan edebiyatındaki karşılığı da “MERSİYE”dir.
Alp Er Tunga öldü mü
Kötü dünya kaldı mı
Felek öcünü aldı mı
Şimdi yürek yırtılı
Destan: Milletlerin zihinlerinde derin etki bırakan savaş, göç, afet, kıtlık gibi olayların etkisi ile söylenmiş halk arasında kendiliğinden oluşan uzun manzum hikayelerdir.
Kökü tarihe dayanır.
Bir milletin ortak hayat görüşlerini yansıtır.
Olağanüstü özellikler taşır.
Kahramanlar, toplumdaki seçkin kişilerdir.
Oldukça uzundur.
Anlatılan olaylar toplumda derin izler bırakır.
Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenir.
Savaş, deprem, yangın, mizah gibi konular işlenir.
Oğuz Han’ın doğuşu:
… olsun dediler.
Onun resmi işte budur.
Ondan sonra da yine sevinç ve neşe buldular.
Yine günlerden bir gün
Ay Kağan’ın gözü parladı; erkek oğul doğurdu.
Bu çocuğun yüzü gök; ağzı ateş gibi kızıl,
Gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi.
Perilerden daha güzeldi.