Emâneti Yerine Getirmek

Abone Ol
“Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi emreder.”[1] Diğer bir ayette ise ; “Biz emaneti göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir. Pek zalim ve çok câhil olan insan onu yüklenmiştir.”[2] Allah Teâlâ’nın göklere, yere ve dağlara sunduğu emanet, gerek kendi hukukuna, gerek insanların hukukuna yönelik emir ve yasaklardan, zorlama ve cebirle değil, rıza ve seçme hürriyetiyle yaptırmak istediği fiiller, vazife ve mükellefiyetlerdir. Bu emanet, gök, yer ve dağların dayanamayacakları kadar zor, mes’uliyeti çok büyük bir yüktür. Bu ayette, Allah Teâlâ bu yükün ağırlığını bizlere temsil yoluyla anlatmış, gök, yer ve dağların yüklenmekten korkup çekindiği ve titrediği bir yükü insanoğlunun yüklendiğini, bu sebeple de mes’uliyetimizi hissetmemiz gerektiğini hatırlatmıştır. Hadis-i şeriflerde ise ; 1. Ebû Hüreyre  radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.”[3] Münafık; içinden kâfir olup, dışından Müslüman görünen kimsedir. Emanete hıyanet; Emanet edilen şeyde, dine, şeriata aykırı şekilde hareket etmektir. Bu hadiste sayılan üç alâmetten birincisi, yani yalan söylemek, sözün bozuk olmasına; ikincisi yani vaadinden dönmek, niyetin bozukluğuna; üçüncüsü olan hıyanet de fiilin, davranışın bozukluğuna delâlet eder.   [1] Nisâ sûresi , 58.ayet [2] Ahzâb suresi , 72.ayet   [3] Buhârî, Müslim, Tirmizî