Akşam gazeteci Niyazi Kara’nın oğlunun düğünündeydik,masamızda Eğitimci İbrahim Gülsu, Kök-Der Başkanı Fatih Erdoğan, Adaşım MehmetDoboğlu, Cevdet Alperen, Fahri Pehlivan ve Mimar Akif Çaylıoğlu’da vardı.Düğünde yeni bakanımızın açıklamaları konuşuldu, dediğim gibi herkesde bir umutvardı. Akif abi, önce öğretmenden başlamalı derken, bir başkası velinineğitimin içine çekilip annelerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğinisöyledi. Konu uzun ama bana göre üç ana konu olduğunu söyledim. Birincisi 3 yaş zorunlu eğitimealınmalı, çünkü çocuk 3-6 yaş arasında kişisel gelişimini tamamlıyor. Bu yaşgurubu öğrencilerinin müfredatı da davranışa yönelik düzenlenmeli. İlkokulçocuğun davranışlarının pekiştirildiği ve tanınması için her türlü taramanınyapıldığı dönem olup, davranışına not verilmeli. İlkokul bittiğinde, çocukyapacağı mesleğe yönlendirilmeli. Ortaokullar ve liseler mesleki olmalı. Bumeslekler geleceğe göre düşünülmeli ve pratik ve teorik eğitim birlikte yürütülmeli…Ara elemanda olsa, üniversiteyi de bitirse, yapacağı mesleği sevmeli ve eniyisi olmalı…
İnsan çok kapsamlı bir varlıktır. Her biri ayrı birdünya, bunun için de her birinin ilgisini, baskın zekasını, istidadını,inancını, kabiliyetini ve değerlerini hesaba katma durumundayız. Artık tek tipinsan yetiştirme dönemi geridi kalmıştır.
Kimi öğrencinin Matematiği başarılı, kimisininTürkçesi(yazma-okuma-dinleme) kimisinin ilgisi resime, kimisi tarımı, birdiğeri spora ilgi duyuyor, çünkü doğuştan onlara farklı üstünlüklerverilmiş. İnsanın güç merkezleri vardır, zekası, fiziki gücü, irade gibi…
Bu gün sadece istidat üzerinde durmak istiyorum.
“İstidat ve kabiliyet, bir şeyin kabulüne vekazanılmasına olan fıtrî meyil, kabiliyet ve yetenek diye tanımlanıyor. ”
İslamda ise şöyle tanımlanmış: “Allah Teâlâ Hazretlerinin(C.C.) insanlara ve sâir mahluklara tevdi buyurduğu kabiliyet kuvveleridir veinsanın fıtrat ve mahiyetinde sayısız kabiliyet ve yetenekleryerleştirilmiştir.”
FITRAT TARLASI
İnsanın fıtratı bir tarla gibidir, Allah bu tarlayasayısız hayra ve şerre kabil tohumlar ekmiştir. İnsana düşen görev ise, bu tohumları hayır noktasında sulayıpişletmek ve o yönde geliştirmektir. Fıtrat tarlasındaki bu hayır tohumları daancak İslam suyu ile gelişir ve büyür.
İnsan fıtratına çekirdek olarak konulan istidat vekabiliyetlerin inkişaf edip gelişmesinde ikiana faktör vardır. Bu faktörlere göre insan fıtratındaki kabiliyetlerininkişaf hızı ve süresi farklılık arz ediyor.
Bu faktörlerden birisi insanın kabiliyettekiüstünlüğüdür. Bazı insanları Allahfıtri olarak üstün vasıf ve cihazlar ile donatmıştır. Bu üstün cihazlarsayesinde, normal insanın on yılda elde edeceği kazanımı bu adam bir yıldakazanıyor. Zeka ve hafıza noktasından parlak olan insanların inkişaf vegelişimi normal insanın inkişaf ve gelişiminden çok daha hızlıdır.
Bunun gibi bazı insanlar otuz yaşında prof derecesineulaşırken normal bir insan o yaşta ulaşamıyor. Bazı müçtehit imamlar dörtyaşında Kur'an-ı Kerim’i ezberlerken, bu normal insanlarda biraz dahagecikebiliyor. Üstad'ın üç ay gibi kısa bir süre içinde medrese ilmini tahsiletmesinde, harikulade zeka ve hafızasının payı büyüktür.
ÖĞRETİCİNİN DURUMU
İkinci faktör ise istidat ve kabiliyetleri yetiştiren veterbiye eden sistem ve hocanın durumudur. Bazen yetenekli bir insan kötü birsistem ve hocanın elinde zayi olup gider. Bazen de yetenekleri vasatınaltında olan bir insan, iyi bir sistem ve hoca sayesinde olağanüstümakamlara ulaşabilir. Bu yüzden insanlarınkabiliyet gelişiminde eğitim sistemi ve eğitimi verecek hocanın payı çokönemlidir. Üstün yetenekli bir insan üstün ve iyi bir hocanın elinde işlenirse harikulade bir hızile inkişaf edip parlar.
İnsan fıtrat itibari ile hayra da şerre de kabiliyetliolarak yaratılmıştır. Bu hayır ve şer tohumların ortaya çıkma ve olgunlaşmaseçimini ise insanın kendi tercihine bırakmıştır. Yani insan fıtratına ekilmişolan bu hayır ve şer tohumlarından birisine kuvvet verip onu neşvünemalandırabilir(yayılma). Seçim insanda olmasından dolayı da mesuliyet ilesorumluluk da insana aittir. Yani verici önemli ama alıcı da bir o kadarönemlidir…
Peki kalın sağlıcakla.