Aylardan Mayıstı, Sokaklar Sessiz; Meydanlar İse…
Türkler’e zalim diyenler öyle günah işliyorlar ki, tarihin karşısında onların günahlarını, bütün denizlerin bitmez tükenmez suları bile yıkayamayacaktır. Bugün karşımızda yükselen ses, Müslüman kardeşlerin sesidir. Esaret boyunduruğu can damarlarına geçmiş olan milletler, bizim felâketimiz karşısında gür sesleriyle bağırıyorlar. Ben, kardeş Müslüman dünyalarına, sizin nâmınıza hitap ediyorum. Dâvamız şudur: Zaten elinden tutanları kalmayan, ellerini, bacaklarını kaybeden gazilerimiz, şehitlerimiz nâmına dâvamızı ilân ediyorum. Bu dâvamız da, Türkler’in hak ve istiklâlidir. Türkler, Türkiye’nin ebedî haklarına asla dokundurmayacaklar; yarın, Hakk’ın mahkemei kübrası önünde zalimlerin hepsi mahkemeye çekilecek, onlara, bizim kanlarımızı döktürdünüz, diyecekler. İşte kardeşlerim, işte evlâtlarım, dâvanızdan kaçmayınız. O gün size hak verecekler. Bugün iki dostunuz vardır: Birisi, kalbi, mâbedleri bizimle beraber olan Müslüman dünyası; diğeri, zalimleri yakasından sürükleyecek büyük milletlerdir. Kardeşlerim, evlâtlarım! Osmanlı toprağında böyle muazzam, böyle tarihî bir gün, belki bir daha idrak etmeyeceğiz. Evlâtlarım, öyle bir gün olur da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türk’ün istiklâl bayrağı ile mezarı üzerine geliniz. Eski tarihimizin, bu muazzam minarelerin bahşettiği tarihimizin en asîl, en terbiyeli vekarımızı asla unutmayacağız! Yemin ediniz. [Vallahi sesleri] Yedi yüz senelik minareler, mavi semalarıyle bize baktığı bu günlerde, Osmanlı bayrağı, Osmanlı hakkı için can vermekten çekinmeyeceğinize yemin ediniz!