Son yaşadıklarımız nasıl değerlendirmeliyiz? Deniyor ki, yedi düvel ile savaşıyoruz. Düşman ahtapot gibi bütün kolları ile bizi sarmalamaya çalışıyor, sıkıştırıyor… Bu savaş asimetrik, yani maşa kullanılarak yapılıyor, kalleşçe, fitne çıkartıyorlar. Her şeyi deniyorlar, ekonomi ise ekonomi ne gerekiyorsa yapıyorlar işte. Piyasalar durgun , altın ve döviz yükseliyor. Bu durumda bazı insanlarımız tedirgin! Hal böyle olunca, ne olacak halimiz sorusuna muhatap oluyoruz. Önceki gün Berber Ali Ustanın yanındayız,yaşlılar ve gençler etrafımızı sardı, sohbet koyu, yaşlılar tevekkül halinde, Allah büyük! Biz ne oyunlar gördük, derken.
Gençler, heyecanlı! Herşeyin bir bedeli vardır! Eğer bir dirilişe imza atılacaksak, mazlumların hakkı savunulacaksa, bizde üzerimize düşeni yaparız, şehit olmak gerekiyorsa, canımızı da veririz diyorlar. Eyvallah! DURUM TESPİTİ Yaşadıklarımız nasıl değerlendirmek gerekiyor? Sorusunun cevabı belli; “Türkiye çok yönlü, çok karmaşık bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya. Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana böyle bir tehdit, böyle bir saldırı hiç yaşamadık. Böylesine kancıkça bir düşman hattı, ittifakı, ekseni hiç olmadı. Yakın geçmişte bu denli kafa karıştırıcı, bu denli tanımlanması zor, belirsizliklerle dolu bir saldırı hiçbir ülkeyi hedef almadı. Terör örgütleriyle, terör saldırılarıyla ya da işgallerle yüzleşen ülkeler oldu ama hepsinde cepheler keskindi, hepsinin tanımlanması kolaydı, hedefler ve uygulanan yöntemler biliniyordu. Geriye sadece o saldırılarla, o örgütlerle ya da o ülkelerle mücadele kalıyordu. Bazı ülkeler mücadele ediyor, bazı ülkeler teslim oluyordu.Hepsinin patronu aynı, hepsinin hedefi Türkiye..
Türkiye'de ise, düşman cephesinde her renkten örgüt var. (Önceki gün renkler ve renksizler başlıklı makalemde bu konuya ele almıştım) Etnikkimliğe sahip örgütlerden dini kimliğe sahip örgütlere, mezhep eksenli örgütlerden istihbarat teşkilatlarının pis işlerini yapan örgütlere kadar hepsi var. Normalde birbiriyle alakası olmayan, yan yana gelmesi mümkün olmayan hatta çoğu zaman birbiriyle çatışan bu örgütlerin hepsi Türkiye'ye karşı aynı mevzide hareket ediyor. Aynı talimatla ortak saldırılara girişiyor. İşin daha da vahimi; Türkiye'yi hedef alan terörün arkasında her cepheden, her kıtadan ülke var.(İbrahim Karagül/ Yeni Şafak/3 Ocak/2016)
ZAFER BİZİMDİR Yaşadıklarımız bize neyi öğretti; NATO ortaklarımız bizi terörle vuruyor. Örgütler savaşı değil devletler savaşı yaşanıyor ve asimetrik savaşta terör örgütleri kullanılıyor ve tüm batı bu örgütlere destek veriyor.
Bu savaş hak ile batılın mücadelesi.. Evet savaştayız! Şehitler veriyoruz! Ekonomik daralma yaşıyoruz! Düşman, adım adım toplumsal psikolojinin çökertilmesi, devlet mekanizmalarının yönetemez hale getirilmesi ve Türkiye'nin yalnızlaştırılması hedeflenmektedir. Bizde bu oyunu bozacağız. Nasıl mı?
Fert fert, ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy, şehir şehir el ele savunma kaleleri oluşturarak. Şu bilinmeli.kışı yaşıyorsak, kar da olacak, fırtınada… Elbette kış geçecek, bahar gelecek. Bu millet düştüğü yerden kalkacak.Çünkü Allah bizimledir. Bakın Kur’an da Rabbimiz bize nasıl sesleniyor; “
Allah, müminleri bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.(Ali İmran/179) Burada herkes safını iyi belirlemeli. Çanakkale ruhu ile hareket edip, bu savaşı kazanmak adına toplumsal bilinç oluşturmalıyız. O zaman zafer bizim olacaktır. Kalın sağlıcakla.